Yaşam

Ian McEwan’dan bir fetüs tarafından anlatılan ihanet ve cinayet öyküsü

Ergül Tosun

İngiliz yazar Ian McEwan’ın Fındık Kabuğu kitabı, geçtiğimiz geçtiğimiz ağustos ayında Türkçe çevirisiyle edebiyatseverlerle buluştu. 150 sayfadan oluşan Fındık Kabuğu’nu bir çırpıda okuyacaksınız.

Kitabın ana özelliği bütün olanları annesinin karnında izleyen daha gelişme sürecinde olan fetüsün ağzından anlatılmasıdır. İhanet ve cinayet romanı olan Fındık Kabuğu, zekice kurgusunun yanında merak uyandıran, göz kamaştırıcı derecede ciddiyetle derinleşen harika bir edebi eser.

Ian McEwan’ın Fındık Kabuğu bir fetüs tarafından anlatılan son derece eğlenceli bir kitap.”

Washington Post

“McEwan Fındık Kabuğu ile ne kadar sıra dışı bir yazar olduğunu bir kez daha gösteriyor.”

The Wall Street Journal

Fındık Kabuğu’nu bir solukta okudum. Sıra dışı anlatıcılık tekniğiyle ön plana çıkan roman, yazarın nasıl bir edebiyat ustası olduğunu da öğrenmiş oluyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse McEwan’ı okumam bu kitabıyla oldu. Daha önce herhangi bir eserini okumadığım için üzüldüm.

McEwan; Bir Parmak Bal, Cumartesi, Çocuk Yasası, Yabancı Kucak, Sonsuz Aşk, Beton Bahçe kitaplarının da yazarıdır.

ANNE KARNINDA BİR AJAN

Hamileliğin son aşamasında olan Trudy, ihanet ettiği kocası John’u çeşitli bahaneler uydurarak evden uzaklaştırır. Kocasına karşı eskisi gibi sevgi beslemeyen Trudy, çareyi kocasından ayrılmakta bulur. John’dan kurtulan Trudy, sevgilisi Claude’yle yaşamaya başlar. Oldukça çıkarcı, paragöz ve sürekli sinsi planlar içerisinde olan Claude’nin başka hesapları vardır.

John’a ait eve sahip olmak için sevgilisi Trudy ile heyecanlı ve serüven dolu bir plan yaparlar. Aralarında geçen bütün konuşmaları annesinin karnında olan fetüs şahit olur. İki sevgilinin amacı ise John’u öldürerek onun evine sahip olmaktır. Her şeye şahit olan fetüs ise bütün olanları hem dinliyor hem de okuyuculara anlatıyor.

“İŞTE BURADAYIM…”

“İşte buradayım bir kadının içinde, baş aşağı duruyorum. Kollarımı sabırla kavuşturmuş bekliyorum, bekliyorum ve kimin içinde olduğumu, ne için orada bulunduğumu merak ediyorum. Bir zamanlar yarı saydam kesemin içinde nasıl oraya buraya sürüklendiğimi, düşüncelerimin balonun içinde sessizce kendi özel okyanusumdan, ağır çekim taklalar atarak nasıl süzüle süzüle geçtiğimi, kıstırıldığım alanın yarı saydam sınırlarına, o titreşen güvenli zara, meşum bir girişimin iş birlikçilerin boğuk sesleriyle birlikte, nasıl usulca çarptığımı hatırlayınca, gözlerim eskiye duyduğum özlemle kapanıyor.” (1. bölüm, syf 9)

İHANETİN İÇİNDE CİNAYET

Trudy ve Claude, şair ve yazar olan John’u kimsenin ruhu duymayacak şekilde öldürmek için birtakım planlar yaparlar. En kolay yol ise kahvesine zehir koyarak intihar süsü vermektir. John; karısı Trudy’e hala âşık ve barışmak ister. Trudy ise her defasında evine gelen eski kocasını reddeder. Bunun bir çözümü olmalıydı artık. Bu çözüm de bir cinayet olacaktır.

TEŞKİLATI KUŞKULANDIRAN ÖLÜM

Evlerine gelen John’u gayet soğukkanlılıkla karşılayan sevgililer daha önce tasarladıkları planlarını hayata geçirirler. John kentin dışında, arabasının kapısı açık bir şekilde yüzükoyun olarak bulunur. Bu tür ölümler polisler için her zaman kuşku uyandıran vakalardır.

Tanınan ve iyi bir şair olan John’un intihar ettiği, polis teşkilatı için inandırıcılıktan oldukça uzak bir ihtimal olur. Bütün dikkatler Trudy ve Claude üzerine yoğunlaşır ve gerekli kriminal incelemelerin sonucunda soruşturma başlar.

Fındık Kabuğu; her ne kadar polisiye roman özelliğini tam olarak yansıtmasa da, bu türün özelliğini taşıyan başarılı bir roman olduğunu içtenlikle söyleyebilirim. Polisiye seven birisi olduğum için Fındık Kabuğu’nu da bu kategoride değerlendirmem sanırım abartı olmaz. Nitekim bu güzel kitabı okumaya karar veren edebiyatseverlerin romanı okuyup bitirdiklerinde beni destekleyeceklerine inanıyorum.

Sade ve akıcı bir üslupla kaleme alınan Fındık Kabuğu’nu hayretle okuyacaksınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu